|
ANADOLU TÜRK EDEBİYATI
Türklerin Anadolu’ya gelmeden önceki edebiyatları
iki gruba ayrılmıştı. Arapçayı ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların
oluşturduğu “Yüksek Zümre Edebiyatı” ve İslam öncesinden gelen sözlü
bir “Halk Edebiyatı.”
Anadolu’ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım
devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatları
tesirini sürdürürken halk yine saz şairleri aracılığıyla Halk
edebiyatını devam ettirdi. Öyleyse..devamı>> |
|
EDEBİ TÜRLERTür, edebiyat eserlerinin biçimlerine, konularına ve teknik özelliklerine göre ayrılmasıdır. Bunlar iki ana grupta incelenir:
Yazı Türleri ve Şiir Türleri.
YAZI TÜRLERİ
Yazı türleri, cümleler halinde ortaya konan,
sözlerin belli kalıplar içine (ölçü, kafiye, nazım şekli)
sıkıştırılmadığı anlatım türleridir. Bunların en önemlileri şunlardır:
ROMAN
Olmuş ya da olabilecek olayların anlatıldığı uzun yazılardır.
Roman belli bir olay etrafın..devamı>> |
|
DİVAN EDEBİYATI
Arap ve Fars edebiyatlarının tesirinde gelişen bu
edebiyatın ilk ürünlerinin daha Ortaasya’da iken verildiğini (Kutadgu
Bilig, Atabet’ül Hakayık) anlatmıştık. Onun devamı olarak Türkler
Anadolu’ya göçtüklerinde, yeni yurtlarında yeni bir edebiyat
oluşturdular. Elbette bu edebiyatın temelinde İslam kültürü vardır.
Ancak tamamen dini konuları işleyen divan şiirleri, Tasavvuf Edebiyatı adı altında incelenir. Bunu Divan edebiyatından kesin hatlarla ayırm..devamı>> |
|
Türk edebiyatı tarihi, Türklerin kültür değişimlerine göre üç ana grupta incelenir:
İslamiyetten Önceki Türk Edebiyatı
İslam Etkisindeki Türk Edebiyatı
Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı
Elbette bu üç grubu kesin hatlarla birbirinden
ayırmak mümkün değildir. Çünkü İslam etkisine girince eski edebiyat
tamamen yok olmadığı gibi Batı etkisine girince de İslami edebiyat
bitmemiştir. Ancak genel tercihin değişmesi, bu ayrımı ortaya koyar.
Bu ana grubun içinde de değişik anlay..devamı>> |
|
EDEBİ SANATLAR
Sözü etkili hale getirmek için değişik anlam
çağrışımları ya da ses benzerlikleri kullanılır. Şair ne kadar ince bir
anlam, ne kadar hoş bir ses bulursa, şiiri o denli güçlü olur. İşte
şiirde, az da olsa düzyazıda, bu tür söz hünerleri edebi sanatları
oluşturur.
Şimdi bu sanatların önemlilerini görelim.
BENZETME (TEŞBİH)
Aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki kavram ya
da varlıktan birinin diğerine benzetilmesiyle yapılan sanattır. Sadece
şiirde ..devamı>> |
|
NOKTALAMA İŞARETLERİ
Dilimizde ilk kez Tanzimat döneminde kullanılan noktalama işaretleri,
yazının daha kolay anlaşılmasını sağlar. Yazının okunmasını kolaylaştırır
ve anlam karışıklığına düşülmesine engel olur.
Biz konuşurken cümlede anlatmak istediklerimizi ses tonumuzla açık olarak
ortaya koyabiliriz. Nerede duracağımızı nerede vurgu yapacağımızı biliriz.
Ancak yazıda böyle bir vurgulama yapamadığımızdan, bunu noktalama işaretleriyle
sağlamaya çalışırız.
Şimd..devamı>> |
|
SES BİLGİSİ
Her dilde olduğu gibi, dilimizde de
sesler ünlü ve ünsüz olmak üzere iki grupta incelenir. Bir sözcükte ünlüler
arasında olduğu gibi ünsüzler arasında da bazı özellikler, hatta ünlülerle
ünsüzler arasında bazı özellikler vardır. Bunları belli başlıklar altında
inceleyelim.
BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU
Türkçe’de sekiz ünlü vardır. Bunlardan a, ı, o, u kalın, e,
i, ö, ü incedir. Bir sözcükte kalın ünlülerden sonra kalın, ince ünlülerden
sonra ..devamı>> |
|
ANLATIM BOZUKLUKLARI
Her cümle belli bir düşünceyi, duyguyu aktarmak için kurulur. Bu cümlenin,
ifade edeceği anlamı açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyması gerekir.
Ayrıca mümkün olduğunca gereksiz unsurlardan arındırılmış olmalıdır bu cümle.
İşte bu özelliği göstermeyen cümleler, anlatım bakımından bozuktur.
Bu konu ile ilgili, ÖSS’de 5 ya da 6 soru çıkmaktadır. Sadece anlamla
ilgili olmayıp dilbilgisi ile de ilgili özellikler gösterdiğinden, daha
önceki k..devamı>> |
|
CÜMLE ÇEŞİTLERİ
Cümleler, kendini oluşturan sözcüklerin anlamlarına, cümlede
bulundukları yerlere, türlerine göre değişik özellikler gösterir. İşte bu özelliklere
göre cümleler değişik gruplar altında incelenir. Bu grupları biz dörde ayırabiliriz.
A. Yüklemlerine Göre Cümleler
B. Öğe Dizilişlerine Göre Cümleler
C. Anlamlarına Göre Cümleler
D. Yapılarına Göre Cümleler
A. YÜKLEMLERİNE GÖRE CÜMLELER
Buna “yükleminin türüne göre” de denilebilir. Çünkü cümleyi
yüklem..devamı>> |
|
FİİL ÇATISI
Çekimli bir fiilden oluşan yüklemin nesne ve özneye göre gösterdiği durumlara
çatı denir. Bundan hareketle, yüklemin isim soylu sözcüklerden oluştuğu
cümlelerde çatının aranmayacağını söyleyebiliriz.
Çatı; yüklemin nesne ve özneyle ilgisi olduğundan, sorularda karşımıza
çoğu kez, nesne-yüklem ve özne-yüklem ilişkisi olarak çıkar. Şimdi bunları
ayrı ayrı inceleyelim.
NESNE - YÜKLEM İLİŞKİSİ
Fiiller nesne alıp almamalarına göre değişik şekillerde..devamı>> |
|
CÜMLENİN ÖĞELERİ
Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine
cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.
Bir cümlenin oluşması için en önemli şart, kip ve şahıs bildiren bir
unsurun bulunmasıdır. Yani eğer cümle içinde herhangi bir söz, haber veya
dilek kiplerinden herhangi biriyle çekimli halde bulunuyorsa o, bir yargı
bildiriyor demektir. Yargı bildirmek ise cümle olmanın en önemli koşuludur.
Şahıs bildirmek, cümle ..devamı>> |
|
EKLER
Sözcüklerin kök veya gövdelerine gelerek
onların cümledeki görevlerini belirleyen, onlara değişik anlamlar katan
ya da onlardan yeni sözcükler türeten ses veya ses bileşimlerine ek denir.
Bunlardan çekim eklerini daha önce gördüğümüz için yapım ekleri üzerinde
duracağız.
Yapım Ekleri
İsim ve fiillerin kök veya gövdelerine gelerek onlardan başka isim ya
da fiil türeten eklerdir.
Burada kök sözünü de açıklamakta fayda var.
..devamı>> |
|
C - FİİLLER
FİİL (EYLEM)
Fiiller,
kalıcı kavram ya da varlıkları karşılamaz. Bunlar hareketleri, oluşları,
durumları karşılar. Mastar halinde bir hareketin adı olurlar: “yürümek,
olmak, düşünmek vs.”
FİİL
ÇEKİMİ
Fiillerin
kip ve şahıs bildirecek biçimde düzenlenmesine denir. Bir çekimde kip
mutlaka bulunur, ancak şahıs bazen bulunmayabilir. Çekimin daha iyi
anlaşılabilmesi için “kip, zaman, şahıs” kavramların..devamı>> |
|
SÖZCÜK TÜRLERİ
Sözcükler tür bakımından üç ana
gruba ve sekiz ayrı türe ayrılır:
a. İsim Soylu Sözcükler : İsim, sıfat, zamir, zarf
b. Edat Soylu Sözcükler : Edat, bağlaç, ünlem
c. Fiiller
A - İSİM SOYLU SÖZCÜKLER
İSİM (AD)
Varlıkları, kavramları karşılayan sözcüklerdir. İsimlerle, karşıladıkları
kavram ve nesneler arasında çok sıkı bir ilgi vardır. Bunlar daima birbirlerini
çağrıştırır. Örneğin “kitap” sözü aklımızda hemen..devamı>> |
|
B - EDAT SOYLU SÖZCÜKLER
EDAT (İLGEÇ)
Kendi başına bir anlamı olmayan, diğer söz ve söz öbekleriyle kullanıldığında
anlam kazanan, çoğu zaman eklendiği söz öbeğine sıfat, zarf gibi görevler
kazandıran sözcüklerdir. Kimi edatlar cümlede tek başına kullanılıyor olsa
bile, anlamlı olması ancak cümle içinde kullanılmasına bağlıdır.
Edatlar, sözcük türü olarak bağlaçlara yakın olduğundan bazen onlarla karıştırılabilir.
Önce karışan edatlardan başlayarak önemli olanl..devamı>> |
|