TÜRKİYE'NİN BEŞERÎ COĞRAFYASI
NÜFUS
Nüfus, belirli bir yerde yaşayan insan sayısını
ifade eder.
NÜFUS ARTIŞI
Doğum oranı ile ölüm oranı arasındaki fark nüfus
artışını gösterir. Bir ülkede doğum oranı fazla, ölüm oranı az ise nüfus
artışı meydana gelir. Ölüm oranı doğum oranından fazla olursa, nüfusta azalma
meydana gelir. Genellikle az gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı fazla, gelişmiş
ülkelerde ise nüfus artış hızı azdır.
-
Nüfus artış hızı kalkınma hızından yüksek ise,
ülkenin gelişimi yavaşlar veya geriler.
-
Nüfus artış hızı kalkınma hızından düşük ise, ülkenin
gelişimi artar.
Nüfus artışının olumlu sonuçları olduğu gibi, olumsuz
sonuçları da olabilmektedir.
TÜRKİYE’DE NÜFUS SAYIMLARI VE SONUÇLARI
Nüfusla ilgili bilgiler, genellikle nüfus sayımı sonuçlarından
elde edilir. Bu sayımlarla nüfusun sayısı, meslek grupları, yaş durumu, eğitim,
ailedeki nüfus sayısı, kadın - erkek nüfusu, nüfus artış hızı gibi bilgiler
elde edilebilir. Türkiye’de ilk nüfus sayımı 1927 yılında, en son nüfus sayımı
ise, 22 Ekim 2000 tarihinde yapılmıştır.
-
1927 - 2000 yılları arasında nüfus yoğunluğu ve
miktarı sürekli artmıştır.
-
1927 yılında 13,6 milyon olan nüfus, 1997 yılında
62,8 milyona yükselmiş, 2000 yılındaki son sayımda 70 milyon civarında olmuştur.
-
Nüfus artış hızı en az 1940 - 1945 yılları arasında,
en fazla 1955 - 1960 yılları arasında gerçekleşmiştir.
TÜRKİYE’DE NÜFUSUN DAĞILIŞI
Türkiye’deki coğrafi bölgeler, bölümler ve yöreler
arasında nüfus miktarı ve yoğunluğu yönünden önemli farklar bulunmaktadır.
Türkiye’de nüfusun farklı dağılışında etkili olan faktörler şunlardır:
1. Fiziki Faktörler
a. İklim özellikleri: Ülkemizde nüfusun yoğun
olduğu yerlerin, genelde kıyı bölgeler olmasında ılıman iklimin büyük etkisi
vardır. Kurak ve kışları aşırı soğuk geçen yerlerde nüfus fazla yoğun değildir.
b. Yerşekilleri: Ülkemizde yüksek ve engebeli
yerlerde nüfus azdır. Doğu Anadolu Bölgesi, Taşeli plâtosu, Menteşe yöresi
gibi yerler bunlara örnek verilebilir.
c. Toprak özellikleri: Verimli toprakların
bulunduğu alanlar (Çukurova, Gediz, B. Menderes) nüfusça kalabalık iken, Tuz
Gölü çevresi gibi yerlerde verimsiz topraklar bulunduğundan nüfus çok azdır.
2. Beşeri Faktörler
a. Sanayileşme: Bütün Dünya’da olduğu gibi
Türkiye’de de, sanayileşmenin arttığı yerlerde nüfus yoğunluğu artmıştır.
İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, Adana ve İzmir buna örnektir.
b. Tarım: Tarımın geliştiği yerler yoğun nüfusludur.
Çukurova, Gediz, Bafra ve Çarşamba ovaları çevresi gibi.
c. Yeraltı kaynakları: Madenlerin veya enerji
kaynaklarının işletilmesinde yoğun nüfusa ihtiyaç olduğundan, bu alanlarda
da nüfus fazladır. Zonguldak, Soma, Elbistan buna örnektir.
d. Turizm: Ülkemizde, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki
merkezlerde turizmden dolayı nüfus yoğunlaşmıştır.
e. Ulaşım: Ulaşım yolları kavşağında bulunan
illerimizin nüfusu artmıştır. Eskişehir, Ankara, Kayseri, İstanbul gibi illerin
gelişmesinde, ulaşım yolları üzerinde bulunmaları da etkili olmuştur.
NÜFUS YOĞUNLUĞU
1. Aritmetik Nüfus Yoğunluğu
Bir ülke veya bölgedeki toplam nüfusun, o ülke veya
bölgenin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen sayıya, aritmetik nüfus yoğunluğu
denir. Türkiye’nin aritmetik nüfus yoğunluğu, 2000 yılında gerçek
alana göre 83,3 iz düşüm alana göre 87,5'tir.
Ancak, bu yoğunluk çok kaba olarak nüfusun
dağılışını gösterir ve sadece ülkelerin nüfus yoğunluklarını kıyaslamak
için kullanılır.
2. Tarımsal Nüfus Yoğunluğu
Bir ülkede veya herhangi bir sahada, tarım ve hayvancılıkla
geçinen nüfusun, tarımsal alana bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğuna
tarımsal nüfus yoğunluğu denir. Bu yöntem, aritmetik nüfus yoğunluğuna
göre, daha gerçekçidir. Genel olarak, tarımsal nüfus yoğunluğu, dağlık alanlarımızda
fazla, geniş tarımsal ovalarımızda ise düşüktür.
3. Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu
Toplam nüfusun, ekili - dikili alanlara bölünmesiyle
ortaya çıkan yoğunluğa fizyolojik nüfus yoğunluğu denilmektedir.
TÜRKİYE NÜFUSUNUN ÖZELLİKLERİ (NÜFUS
YAPISI)
Bir ülke nüfusunun cinsiyet, yaş, eğitim, ekonomik
durumu gibi özellikleri o ülkenin nüfus yapısını gösterir.
1. Nüfusun yaş grupları ve cinsiyetlere göre dağılımı
• Nüfusun yaş durumu
Nüfus, yaş gruplarına göre, genç, olgun ve
yaşlı olmak üzere 3 kısma ayrılır.
0 - 14
® Genç nüfus
15 - 64 ®
Olgun nüfus
65 + … ®
Yaşlı nüfus
Bu sınıflamaya göre, Türkiye nüfusunun 1990 yılında
yaş gruplarına göre dağılımı şu şekildedir:
Buna göre, ülkemizde genç nüfus fazla, yaşlı nüfus
azdır. Bunun en önemli nedeni olarak doğum oranının fazlalığı söylenebilir.
Türkiye’de, 0 - 14 yaş grubundakilerin fazla olması
beslenme, giyinme ve eğitim ihtiyaçlarının gözönüne alınması gerektirmektedir.
Bu alanda yapılan yatırımlara demoğrafik yatırımlar denir.
Çalışan nüfusun, bakımına muhtaç olduğu için, 0 -
14 ile 65 ve üzeri yaş grubuna aynı zamanda bağımlı nüfus denilmektedir.
Bağımlı nüfus oranı, gelişmiş ülkelerde az iken, az
gelişmiş ülkelerde fazladır.
Türkiye’de 1955 ve 2000 yılları nüfus grafikleri
1955 yılı Türkiye nüfus grafiği: Bu grafik,
Türkiye’nin gelişmekte olduğunu gösterir. 0 - 4 yaş grubunun oluşturduğu tabanın
çok geniş olması, doğum oranının çok yüksek olduğunu göstermektedir.
2000 yılı Türkiye nüfus grafiği: Bu grafikten
de, Türkiye’nin gelişmekte olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, 0 - 4 yaş grubu,
1955 yılına göre daha dardır. Bu da ülkemizde doğum oranının azaldığını göstermektedir.
• Nüfusun cinsiyet durumu
1945 yılındaki sayıma kadar, ülkemizde kadın nüfusunun
erkek nüfustan daha fazla olduğunu görüyoruz. Bu durumda, Kurtuluş Savaşı
ve Birinci Dünya Savaşı tehlikesi etkili olmuştur. Fakat, 1945'ten sonra erkek
nüfusu kadın nüfusunu geçmiştir. Şu anda erkek nüfus % 1,2 oranında fazlalık
gösterir.
Türkiye’de dışarıdan göç alan İstanbul, Ankara, İzmir
gibi merkezlerde erkek nüfus fazla iken, dışarıya göç veren Trabzon, Tokat,
Yozgat gibi merkezlerde kadın nüfusu daha fazladır.
2. Aktif Nüfus
Aktif nüfus, çalışan nüfus veya faal nüfus
olarak da adlandırılır.
15 - 64 yaş arasındaki nüfusa çalışma çağındaki
nüfus denilmektedir. Bu nüfusun hepsi bir işte çalışmaktadır. Çalışabilecek
yaştaki nüfus içinde, çalışan nüfus oranı ne kadar çoksa, işsizlik oranı o
kadar azdır. Genellikle, sanayileşmiş ve buna bağlı olarak gelişmiş ülkelerde
işsizlik az iken, az gelişmiş ülkelerde işsizlik fazladır.
3. Çalışan nüfusun ekonomik faaliyet kollarına
göre dağılımı
Ekonomik faaliyetler üç büyük gruba ayrılır. Bunlar
-
Tarım (Tarım, hayvancılık, ormancılık, vs.)
-
Sanayi (Endüstri, madencilik, vs.)
-
Hizmet (İnşaat, ticaret, turizm, vs.) sektörleridir.
Az gelişmiş ülkelerde, toplam çalışan nüfusun % 90'a
yakını tarımsal nüfus özelliği taşır.
Gelişmiş ülkelerde ise tarımsal nüfus
% 10 civarındadır. Diğer nüfus, hizmet ve sanayi sektöründe çalışmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde, sanayi ve hizmet sektöründe
çalışan nüfus, gelişmiş ülkelere göre daha azdır.
Türkiye’de nüfusun 1927 - 2000 yılları arasındaki sektörel
dağılımı.
Sanayi ve hizmet sektöründeki nüfusun büyük bölümü,
Marmara Bölgesi’ndeki Çatalca - Kocaeli ve Güney Marmara bölümlerinde yoğunlaşmıştır.
İzmir, Ankara, Eskişehir, Adana, Mersin, Zonguldak, Ereğli, Karabük, Gazi
Antep, Kayseri, Denizli, Konya gibi illerde sanayi nüfusu yoğundur.
4. Nüfusun Eğitim Durumu
6 yaşını bitiren nüfusa, tüm Dünya’da eğitim verilmeye
çalışılır. Eğitim okur - yazarlık, ilköğretim, lise ve üniversite olmak üzere
sınıflandırılabilir.
1990 yılına göre, Türkiye’deki faal nüfusun % 55'e
yakınını ilkokul mezunları, % 7,4'e yakınını okur - yazar, % 5'e yakınını
ortaokul ve lise mezunları, % 4'ünü de üniversite mezunları oluşturmaktadır.
5. Nüfusun Kırsal - Kentsel Durumu
Türkiye’de nüfusu 10.000'den az olan yerleşmelere
kır nüfusu, fazla olan yerleşmelere de kent nüfusu denilmektedir.
2000 yılındaki sayımda kent nüfusu % 65,01'e ulaşmıştır. Bu sonuç,
ülkemizde sanayi ve hizmet sektöründe çalışan nüfusun arttığını
göstermektedir. Yukarıdaki grafikler, Türkiye'nin kentsel ve kırsal
nüfus değişimlerini daha iyi ifade etmektedir. Dikkatle inceleyiniz.
NÜFUS HAREKETLERİ
(GÖÇLER)
İnsanların, doğdukları yerden başka yerlere geçici
ya da sürekli olmak üzere taşınmasına göç denir.
A. İÇ GÖÇLER
Ülke içerisinde, nüfusun yer değiştirmesine iç
göç denir. İç göçlerle bir ülkenin toplam nüfusunda değişme olmaz. Sadece,
bölgelerin ve illerin nüfusunda artma ya da azalma meydana gelir.
İç göçler, sürekli ve mevsimlik göçler olmak
üzere ikiye ayrılır.
1. Sürekli İç Göçler
Ülke içerisinde yer değiştiren insanların, göç ettikleri
yerlere yerleşmesiyle gerçekleşir. Türkiye’de, Cumhuriyetin başlangıcından
günümüze kadar, özellikle kırsal alanlardan kentlere doğru hızlı bir göç olayı
görülmektedir.
İç göçün nedenleri
-
Kırsal alanlardaki hızlı nüfus artışı
-
Miras yoluyla tarım alanlarının daralması ve ailelerin
geçimini karşılamaması
-
Tarım alanlarının yetersiz gelmesi ve erozyonun
artmasıyla toprağın verimsiz hale gelmesi
-
Tarımda makineleşmenin artması ve buna bağlı olarak
tarımsal işgücünün azalması
-
Kırsal kesimde iş imkanlarının sınırlı olması
-
Ekonomik istikrarsızlık ve sosyal problemler
-
Eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği
-
İklim ve yerşekillerinin olumsuz etkileri
-
Kentlerde sanayinin gelişmiş olmasından dolayı
iş olanaklarının fazlalığı
-
Kentlerde eğitim ve sağlık hizmetlerinin yaygınlığı
İç göç, özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki
illerde daha fazla olmaktadır.
Yüksek oranda göç alan şehirlerin başlıcaları şunlardır:
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Şanlı Urfa,
Antalya, Mersin, Konya, Samsun, Gazi Antep, Diyarbakır gibi illerdir. İç göç,
ülkemizde özellikle sanayileşmiş merkezlere daha fazla olmaktadır.
2. Mevsimlik İç Göçler
Kırsal kesimdeki bazı ailelerin büyük şehirlere, tarımın
yoğun olarak yapıldığı yerlere, yaz turizminin geliştiği yerlere bir müddet
çalışmak üzere göç etmeleri ile gerçekleşir.
Yaylaya çıkma olayı da mevsimlik göçler içerisinde
yer alır. Mevsimlik göçlerle Adana, Mersin, Hatay, Aydın, Muğla, Antalya gibi
merkezlerde, yaz ile kış mevsimleri arasındaki nüfus miktarlarında önemli
değişmeler olmaktadır.
B. DIŞ GÖÇLER
Bir ülkeden diğer bir ülkeye yapılan göçlere dış göç
denir.
Dış göçler ve Türkiye
Ülkemize 1923 - 1989 yılları arasında çoğu Balkan
ülkelerinden olmak üzere 2,2 milyon göç olmuştur. Bu sayı nüfusumuzun % 5'ini
oluşturur.
1950'den sonra, başta Almanya olmak üzere yurt dışına
işçi gitmeye başlamıştır. Bugün Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, İsveç,
ABD, Avustralya, Libya, S. Arabistan, Kuveyt ve Orta Asya ülkelerinde işçilerimiz
bulunmaktadır.
1961 - 1986 yılları arasında Türkiye'den
yurtdışına yapılan resmi işçi göçü
Türkiye’den yurt dışına göç sonucunda;
-
Ülkemize giren işçi dövizi artmıştır.
-
Ülke turizminin gelişmesi sağlanmıştır.
-
Türk ticaretinin yaklaşık % 20 sine kaynak sağlanmıştır.
-
Artan nüfusun işsizlik sorununa kısmen çözüm bulunmuştur.
YERLEŞME
İnsanların, çok farklı türdeki konutlarda, yaşamlarını
toplu ya da dağınık şekilde sürdürmelerine yerleşme denir.
YERLEŞME ÇEŞİTLERİ
A. KIRSAL YERLEŞME
Türkiye’de, nüfusu 10.000'in altında olan yerleşmelere
denmektedir. Kır yerleşmeleri, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin birlikte
yapıldığı ya da ön plana çıktığı yerleşmelerdir. Kırsal yerleşmelerin bazılarında
yerleşik hayat tarzı (köy gibi), bazılarında konar - göçerlik veya yaylacılık
gibi yarı yerleşik tarz görülür.
Kırsal kesimde yerleşmeler toplu ve dağınık olmak
üzere ikiye ayrılır.
Toplu Yerleşme:
Evlerin birbirine yakın olduğu yerleşme biçimidir. Suyun az olduğu yerlerde
ve arazinin düz olduğu ovalık alanlarda insanlar toplu olarak yerleşmişlerdir.
Türkiye’de İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde su kaynakları
az olduğu için toplu yerleşmeler fazladır.
Dağınık Yerleşme:
Suyun (yağışların) bol olduğu yerlerde, arızalı ve eğimli
bölgelerde, evlerin birbirinden uzak olduğu bahçeler içerisinde insanlar dağınık
olarak yerleşmişlerdir. Türkiye’de Karadeniz Bölgesi, dağınık yerleşmenin
en yaygın olarak görüldüğü yerdir. Dağınık yerleşmede su fazlalığı ve yerşekillerinin
engebeliliği etkilidir.
Kırsal yerleşme çeşitleri
a. Köy altı yerleşmeleri: Çiftlik, mezra, kom, divan,
oba, yayla gibi yerleşmelere denir. Bunlar köylerden küçüktür. Daha çok, hayvancılık
amaçlı veya yazları serinlemek amacıyla kurulmuştur. Doğu Anadolu, G. Doğu
Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde yaygındır.
b. Köyler
c. Bucak ve nahiyeler
Kırsal meskenlerin yapımında kullanılan malzemeler
doğal çevre ile yakından ilişkilidir.
Çevrede taş malzemeler yaygınsa konutlarda taş kullanılır.
Ormanlık yörelerde meskenlerde daha çok ahşap kullanılır. Taş ve ahşap malzemenin
bulunmadığı yarı kurak bölgelerde, meskenlerde kerpiç malzeme kullanılır.
-
Taş meskenler: Köylerimizde çok rastlanan mesken tiplerinden biri olup,
daha çok Akdeniz, Ege ve Doğu Anadolu bölgelerinde rastlanır.
-
Ahşap meskenler: Ahşap köy meskenlerinin en yoğun olduğu yerler ormanlık
yörelerimizdir. Daha çok, Karadeniz, Akdeniz, Ege ve Güney Marmara’da
yaygındır.
-
Kerpiç meskenler: Ülkemizde
İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde yaygın olarak görülür.
B. KENTSEL YERLEŞME (ŞEHİRLER)
Türkiye’de, nüfusu 10.000 den fazla olan yerleşmelere
kentsel yerleşme denmektedir. 1935'e kadar nüfusun % 80'i köylerde otururken,
kent nüfusu % 20'sini oluşturuyordu. 2000 yılında yapılan sayım sonuçlarına
göre, ise nüfusun % 65,01'i kentlerde % 34,99'u kırsal kesimde toplanmıştır.
Türkiye’de kentleşme hızı sanayileşme hızından
daha yüksektir.
Bu durum gecekondulaşma gibi bir çok problemi beraberinde
getirmiştir. 1997 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre, kentleşme oranının en
yüksek olduğu bölge Marmara’dır. Bu durum, bölgenin çok göç aldığını
ve sanayileşmede ileri gittiğini gösterir. Marmara’yı, Ege, İç Anadolu, Akdeniz,
Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgeleri takip eder. Kentleşme oranı en az Karadeniz
Bölgesi’nde görülür.