İKLİM
Geniş bir sahada, uzun yıllar boyunca (40 – 50 yıl)
devam eden, atmosfer olaylarının ortalamasına iklim denir.
HAVA DURUMU
Dar bir sahada, kısa süre içerisinde görülen atmosfer
olaylarına hava durumu denir.
KLiMATOLOJİ
Geniş sahalarda, uzun yıllar devam eden atmosfer olaylarının
ortalamalarını tespit ederek, iklim bölgelerini ve karakterlerini inceleyen
bilim dalına klimatoloji denir.
METEOROLOJİ
Dar sahalarda, kısa süreli atmosfer olaylarını inceleyen
bilim dalına meteoroloji denir.
ATMOSFER ve ÖZELLİKLERi
Dünya’yı gazlardan meydana gelen bir geosfer (tabaka)
kuşatır. Buna atmosfer denir.
Atmosferin Katları
Atmosfer, yerçekimi etkisiyle iç içe kürelerden meydana
gelmiştir. Bunların yoğunlukları ve bileşimleri birbirinden farklıdır.
Troposfer: Atmosferin
en alt tabakasıdır. Ekvator üzerindeki kalınlığı 16 - 17 km, 45° enlemlerinde
12 km, kutuplardaki kalınlığı ise 9 - 10 km dir. Bunun nedeni, Ekvator’daki
hava kütlelerinin ısınarak yükselmesi, kutuplarda ise soğuyan havanın ağırlaşarak
alçalmasıdır. iklim olayları troposferin 3 - 4 km lik kısmında meydana gelir.
Çünkü, iklim olaylarında çok etkili olan su buharı troposferin 3 - 4 km lik
kısmında bulunur. Troposfer daha çok yerden yansıyan ışınlarla ısınır.
Atmosferdeki gazların % 75'i troposfer katında bulunmaktadır.
Stratosfer: Troposferden
itibaren 17 - 30 km ler arasında bulunur. Bu tabakada su buharı olmadığı için,
iklim olayı görülmez. Stratosferde sıcaklık değişimi yok gibidir. Sıcaklık
–45°C civarındadır. Stratosferde yerçekimi çok azaldığı için cisimler gerçek
ağırlıklarını kaybederler. Üst kısımlarında ozon gazı bulunur.
Şemosfer: Stratosferden
sonra 30 - 90 km ler arasında bulunur. iki kısımdan oluşur.
a. Ozonosfer: içerisinde
bulundurduğu ozon gazından dolayı bu ismi almıştır. Güneş’ten gelen ve canlı
yaşamı için zararlı olan ışınları (Ultraviyole ışınları gibi) tutar. Bundan
dolayı canlıların koruyucu katıdır. Dünya’nın aşırı ısınıp, soğumasını önler.
b. Kemosfer: Bu
katmana kemosfer denilmesinin nedeni, içerisinde bazı kimyasal olayların meydana
gelmesidir. Az miktarda zararlı ışınların tutulması burada da görülür.
İyonosfer: Şemosferden sonra 90 - 300 km’ler
arasında bulunur. Bu tabakadaki gazlar ultraviyole ışınlarının etkisi ile
iyonlara ayrılmıştır. iyonlaşma sırasında açığa çıkan enerji ile sıcaklığı
yükselmiştir.
(250 °C) iyonlar arasında elektron alışverişi son derece fazladır.
Bundan dolayı haberleşme sinyalleri, radyo dalgaları bu tabakadan yansır.
Eksosfer: Atmosferin
en üst ve en dış sınırını oluşturur. Eksosferde bazı gaz molekülleri yerçekimi
etkisinden kurtularak uzaya kaçar. Bu nedenle dış sınırı kesin olarak tespit
edilememekte, 10.000 km ye kadar çıktığı sanılmaktadır.
Atmosferin Faydaları
-
İklim olayları meydana gelir.
-
Canlı yaşamı için gerekli gazları ihtiva eder.
-
Güneş’ten gelen zararlı ışınları tutar.
-
Dünya’nın aşırı ısınmasını ve soğumasını engeller.
-
Dünya ile birlikte dönerek sürtünmeden doğacak
yanmayı engeller.
-
Uzaydan gelen meteorların parçalanmasına neden
olur.
-
Güneş ışınlarının dağılmasını sağlayarak, gölgede
kalan kısımların da aydınlanmasını sağlar. Bir başka ifade ile gölgelerin
tam karanlık olmasını önler.
-
Işığı, sesi, sıcaklığı geçirir ve iletilmesini
sağlar.
-
Hava akımları sayesinde gündüz olan kesimlerin
aşırı sıcak, gece olan kesimlerin de aşırı soğuk olmasını engeller.
İKLİM ELEMANLARI
A. SICAKLIK
Yeryüzündeki sıcaklığın kaynağı Güneş’tir. Yeryüzünün
Güneş’ten aldığı ısı miktarına sıcaklık denir. Termometre ile ölçülür.
Sıcaklığın birimi santigrat derece (°C) dir.
Atmosfere gelen enerji % 100 kabul edilirse;
-
Enerjinin % 25'i bulutların ve atmosferin etkisi
ile uzaya doğru yansır.
-
% 25'i atmosferde dağılarak gölge yerlerin aydınlatılmasını
ve gök yüzünün mavi görünmesini sağlar.
-
% 15'i atmosfer tarafından emilerek atmosferin
ısınmasını sağlar.
-
% 35'i yeryüzüne ulaşır. Bu enerjinin % 27'si yeri
ısıtır. % 8'i ise yeryüzüne çarptıktan sonra tekrar uzaya yansır.
SICAKLIK DAĞILIŞINI ETKiLEYEN
FAKTÖRLER
(SICAKLIK ETMENLERi)
1. Güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açısı
Yeryüzünde sıcaklık dağılışını etkileyen en önemli
faktördür. Güneş ışınları bir yere ne kadar dik düşerse, orası o kadar fazla
ısınır. Düşme açısı küçüldükçe ısınma azalır. Düşme açısını belirleyen etkenler
şunlardır:
a. Dünya’nın şekli ve enlem:
Dünya’nın şekline bağlı olarak, Ekvator’dan kutuplara
doğru gidildikçe güneş ışınlarının yere düşme açıları küçülür. Bunun sonucunda
da Ekvator’dan kutuplara gidildikçe sıcaklık azalır.
b. Yaşanan Mevsim:
Dünya’nın eksen eğikliği ve yıllık hareketine bağlı olarak
güneş ışınlarının düşme açısı yıl boyunca değişir.
Buna göre, Kuzey Yarım Küre, yaz mevsiminde güneş
ışınlarını daha dik, kışın daha eğik alır.
c. Günün Saati:
Dünya’nın günlük hareketine bağlı olarak, güneş ışınlarının bir noktaya geliş
açısı gün boyunca değişme gösterir. Güneş ışınları sabah ve akşam eğik açıyla,
öğle vakti ise gelebileceği en dik açı ile gelir.
d. Bakı ve eğim:
Güneş ışınlarının düşme açısı, yerşekillerinin Güneş’e bakma durumuna göre
(Bakıya göre) ve yerşekillerinin eğimine göre değişir.
2. Güneş ışınlarının atmosferde katettiği yol
Güneş ışınlarının atmosferde aldığı yol uzadıkça enerji
kaybı o oranda artar. Dik açı ile gelen ışınlar daha kısa bir yoldan yeryüzüne
ulaşır ve daha az kayba uğrar. (Ekvator çevresi gibi)
Dar açı ile gelen ışınlar ise, daha uzun bir yoldan
yeryüzüne ulaşır ve daha fazla kayba uğrar. (Kutup çevreleri gibi)
3. Güneşlenme Süresi
Güneşlenme süresi arttıkça sıcaklık artar. Yaz aylarında
güneşlenme süresi fazla olduğundan sıcaklık değerleri yüksektir. Yine gün
içinde en yüksek sıcaklıkların tam öğle vakti değil, öğleden birkaç saat sonra
olması güneşlenme süresi ile ilgilidir. Geceleri ise, Güneş’ten enerji alınmadığı
için soğuma görülür. Bu nedenle günün en soğuk anı, sabah Güneş doğmadan önceki
andır.
4. Yükselti
Troposfer katında, yerden yükseldikçe sıcaklık değerleri
her 100 m. de 0,5 °C azalırken, alçaldıkça her 100 m. de 0,5 °C artar.
5. Kara ve Denizlerin Dağılışı
Aynı miktarda güneş enerjisi alan karalar ve denizler
aynı derecede ısınmazlar. Karalar denizlere oranla daha fazla ve çabuk ısınırken,
denizler daha az ve geç ısınırlar. Yine karalar denizlere oranla daha fazla
ve çabuk soğurken, denizler daha az ve geç soğurlar.
6. Nem Miktarı
Nem, bir yerin fazla ısınması ve soğumasını önler.
Sıcaklık farkını azaltır. Güneş ışınlarının dik ve dike yakın geldiği Ekvator
çevresi Dünya’nın en sıcak yerleri olması gerekirken, nemin fazlalığından
dolayı olmamıştır. Dünya’nın en sıcak yerleri ise Dönenceler civarı (Tropikal
çöller) olmuştur.
Kış mevsiminde, havanın bulutlu olduğu günlerde, ısı
kaybı azaldığından sıcaklık değerleri yüksektir. Havanın bulutsuz olduğu günlerde
ise, ısı kaybı daha fazla olduğundan sıcaklık değerleri düşüktür. Kuru ve
ayaz bir hava yaşanır.
7. Okyanus Akıntıları
Okyanus akıntıları, hem denizler hem de karalar üzerinde
havanın sıcaklığını etkilerler. Bu akıntılar sıcaklığın Ekvator’dan kutuplara
doğru düzenli olarak azalmasını engeller.
Ekvator yönünden gelen Gulf - Stream, Brezilya, Kuroşivo
ve Alaska gibi akıntılar sıcaklığı yükseltir. Buna karşılık, kutup yönünden
gelen Labrador, Kanarya, Oyaşivo, Benguela ve Kaliforniya gibi akıntılar sıcaklığı
düşürür.
8. Rüzgârlar
Kuzey Yarım Küre’de güneyden, Güney Yarım Küre’de
de kuzeyden esen rüzgârlar, Ekvator yönünden geldikleri için sıcaklığı artırır.
Kutup yönünden gelen rüzgârlar ise, sıcaklığı düşürürler. Bu durum enlem -
sıcaklık ilişkisine örnektir.
Denizden karaya doğru esen rüzgârlar kışın ılıtıcı,
yazın ise serinletici etki yapar.
Karadan denize doğru esen rüzgârlar ise, kışın sıcaklığı
düşürücü, yazın ise sıcaklığı yükseltici etki yapar.
9. Bitki Örtüsü
Bitki örtüsü, güneş ışınlarının bir kısmını emerek
gündüz yerin fazla ısınmasını önler. Gece ise, yerden ışıyan sıcaklığın bir
bölümünü tutarak fazla soğumayı engeller. Bunun sonucunda, bitki örtüsünün
gür olduğu alanlar ile seyrek olduğu alanlar arasında, sıcaklığın dağılışı
açısından önemli farklar ortaya çıkar.
SICAKLIĞIN YERYÜZÜNDEKİ DAĞILIŞI
Sıcaklığın yeryüzüne dağılışı izoterm adı verilen
eş sıcaklık eğrileri ile gösterilir. Sıcaklık haritalarına ise izoterm
haritaları denir. izoterm haritaları günlük, aylık ve yıllık olabilir.
Bu haritaların bir kısmı gerçek sıcaklıkları gösterir. Bunlara gerçek izoterm
haritaları denir. Bu haritalarda yükseltinin etkisi hesaba katılır. Bir
de, yükselti değerleri her yerde sıfır metre kabul edilerek, sıcaklık değerlerinin
buna göre düzenlenip çizildiği haritalar vardır. Bu haritalara da indirgenmiş
izoterm haritaları denir. Her yerin gerçek sıcaklığına, yükseltiden dolayı
kaybettiği sıcaklığın eklenmesiyle indirgenmiş sıcaklık bulunur.
Örneğin, 1000 m. yükseklikteki bir yerin gerçek sıcaklığı
16°C ise, buranın indirgenmiş sıcaklığı;
Dünya Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı
-
Genel olarak (Dünya’nın şekli sonucu) Ekvator’dan
kutuplara gidildikçe sıcaklık azalır. Ancak en yüksek sıcaklıklara dönenceler
çevresinde rastlanmaktadır.
-
Kuzey Yarım Küre, Güney Yarım Küre’den daha sıcaktır.
Çünkü, Kuzey Yarım Küre’de karalar, Güney Yarım Küre’de denizler daha fazla
yer kaplar.
-
Kuzey Yarım Küre’de, yüksek enlemlerdeki karaların
batı kıyıları, doğu kıyılarına göre daha sıcaktır. Sebebi, sıcak okyanus
akıntılarıdır. (Gulf - Stream, Alaska, vb.)
-
Kuzey Yarım Küre’deki sıcaklık farkları Güney Yarım
Küre’den daha fazladır. Sebebi, kara - deniz dağılışıdır.
Dünya Ocak Ayı Ortalama Sıcaklık Dağılışı
-
Ocak ayında, Kuzey Yarım Küre’de kış mevsimi yaşanır.
-
Bu ayda Dünya’nın en soğuk yerleri Sibirya, Kanada
ve Grönland’ın kuzey bölgeleridir.
-
Bu ayda Dünya’nın en sıcak yerleri, Oğlak Dönencesi
üzerindeki kara içleridir.
Dünya Temmuz Ayı Ortalama Sıcaklık Dağılışı
-
Temmuz ayında, Kuzey Yarım Küre’de yaz mevsimi
yaşanır.
-
Bu ayda, Dünya’nın en sıcak yerleri Büyük Sahra,
Arabistan Yarımadası’nın iç kısımları, iran, Orta Asya, Meksika, Amerika’nın
orta kesimleri ve Arizona çevresidir.
-
Bu ayda Dünya’nın en soğuk yerleri Antarktika Kıtası’ndadır.
B. BASINÇ ve RÜZGÂRLAR
BASINÇ
Atmosferi oluşturan gazların yeryüzüne yaptığı etkiye
basınç denir. Basınç barometre ile ölçülür. Basıncın değeri
milibar (mb) denilen birimle belirtilir. Aynı basınca sahip olan noktaların
birleştirilmesiyle oluşturulan iç içe kapalı eğrilere ise izobar adı
verilmektedir.
Atmosfer basıncını etkileyen faktörler şunlardır:
1. Yerçekimi
Yerçekiminin etkisiyle gazlar Dünya’yı çepeçevre kuşatmıştır.
Yükseklere doğru çıkıldıkça ve alçak enlemlere doğru geldikçe yerçekimi azalır.
Buna bağlı olarak basınç da azalır.
Yerçekimi ile basınç arasında doğru orantı vardır.
Yerçekimi arttıkça basınç artar, yerçekimi azaldıkça basınç azalır.
2. Yükselti
Yükseldikçe basınç azalır. Bunun nedeni, yükseklere
doğru çıkıldıkça Atmosfer’i oluşturan gazların yoğunluklarının yerçekimi etkisiyle
azalmasıdır. Basınç ile yükselti arasında ters orantı vardır.
3. Termik Etkenler (Sıcaklık)
Sıcaklığın artmasıyla hava genişler, hafifler ve yükselir.
Yükselen havanın yere yaptığı basıncın azalmasıyla, alçak basınç alanları
doğar.
Sıcaklığın azalmasıyla soğuyan havanın hacmi daralır,
ağırlaşır ve alçalır. Alçalan havanın yere yaptığı basıncın artmasıyla yüksek
basınç alanları doğar.
Bu şekilde, ısınma ve soğumaya bağlı olarak oluşan
basınç merkezlerine termik basınç merkezleri denir. Örneğin, Ekvator
çevresi sürekli sıcak olduğundan, burada termik alçak basınçlar oluşmuştur.
Kutuplar civarı ise, sürekli soğuk olduğundan burada da termik yüksek basınçlar
oluşmuştur. Sıcaklık ile basınç arasında ters orantı vardır.
4. Dinamik Etkenler
Hava kütlelerinin alçalarak yığılması veya yükselerek
seyrekleşmesi sonucunda ortaya çıkar.
Örneğin, troposferin üst kısımlarında, Ekvator’dan kutuplara doğru esen
Ters (üst) Alize rüzgârları Dünya’nın dönme hareketinin etkisiyle
30° enlemleri civarında alçalarak yüksek basınç alanlarını oluştururlar.
Bununla birlikte, Batı ve Kutup rüzgârları da 60°
enlemleri civarında karşılaşınca yükselirler ve burada alçak basınç alanlarını
oluştururlar.
işte, bu şekildeki hava hareketlerine bağlı olarak
oluşan basınç merkezlerine de dinamik basınç merkezleri denir.
Atmosfer basıncı, yere yaptığı basınç derecesine
göre üçe ayrılır.
Normal Basınç: 45° enlemlerinde, deniz seviyesinde,
0°C sıcaklıkta, 760 mm yüksekliğindeki cıvanın yaptığı basınca eşit olan atmosfer
basıncına normal basınç denir. Bu basınç 1013 milibardır.
Yüksek Basınç (Antisiklon): 1013 milibardan
daha yüksek olan basınçlara yüksek basınç denir. Yüksek basıncın görüldüğü
yerlerde alçalıcı hava hareketleri vardır.
Alçak Basınç (Siklon): 1013 milibardan daha
az olan basınçlara alçak basınç denir. Alçak basıncın görüldüğü yerlerde
yükselici hava hareketleri vardır.
YERYÜZÜNDEKİ SÜREKLİ BASINÇ
ALANLARI
1. Termik Kökenli Basınç Alanları
• Ekvatoral Alçak Basınç Alanı (Tropikal Siklon)
Ekvatoral bölge üzerinde bütün Dünya’yı kuşatan sürekli
bir alçak basınç alanı uzanır. Bunun nedeni buraların devamlı ısınmasıdır.
Bu basınç kuşağı kışın güneye, yazın da kuzeye doğru genişler.
• Kutuplar Yüksek Basınç Alanı (Polar Antisiklon)
Kutuplar yıl boyunca soğuk olduklarından, buralarda
sürekli bir yüksek basınç alanı oluşmuştur. Bu basınç alanı kışın genişler,
yazın da daralır.
2. Dinamik Kökenli Basınç Alanları
• Ekvator Üstü Yüksek Basınç Alanı (Subtropikal
Antisiklon)
Ekvatoral bölgede, ısınarak yükselen hava kütleleri üst
alizeler halinde kutuplara doğru eserken, gerek Dünya’nın ekseni etrafında
dönmesinden, gerekseyerçekimi ve soğumadan dolayı 30° enlemleri civarında
alçalır. Sonuçta, bu enlemlerde yüksek basınç alanı oluşur.
• Kutup Altı Alçak Basınç Alanı (Subpolar
Siklon)
Batı ve Kutup rüzgârları, 60° enlemleri civarında
karşılaştıktan sonra yükselirler. Sonuçta bu enlemlerde alçak basınç alanı
oluşur.
RÜZGÂRLAR
Yüksek basınç (antisiklon) alanlarından alçak basınç
(siklon) alanlarına doğru olan yatay hava akımlarına rüzgâr denir. Rüzgârın
yönü, coğrafi yönlerle ifade edilir. Rüzgâr hızı anemometre adı verilen
aletle ölçülür.
Rüzgârın hızını etkileyen faktörler
a. Basınç farkı:
Rüzgârın hızı basınç farkıyla doğru orantılıdır.
Basınç farkı çok ise rüzgâr hızlı, basınç farkı az
ise rüzgâr yavaş eser. iki bölge arasındaki basınç farkının sona ermesi ile
rüzgâr etkinliği kaybeder.
b. Basınç merkezleri arasındaki uzaklık:
Aynı basınç farklarına sahip, birbirinden farklı
uzaklıktaki noktalar arasında rüzgârların hızı farklıdır. Birbirine yakın
olan noktalar arasında, izobar yüzeylerinin eğimi fazladır ve rüzgâr hızlı
eser. Birbirine uzak olan noktalar arasında ise, izobar yüzeylerinin eğimi
azdır ve rüzgâr yavaş eser.
c. Dünya’nın Dönmesi:
Dünya’nın dönüşüne bağlı olarak rüzgârlar, düz çizgiler
yerine saparak hareket ederler. Bu sapmalar ise onlara hız kaybettirir.
d. Sürtünme: Engebeli
arazilerde rüzgârlar çok fazla engellerle karşılaştığı için hızları azalır.
Bundan dolayı, rüzgârların hızı, sürtünmenin azaldığı düz ve açık alanlarda
fazladır.
Rüzgârın yönünü etkileyen faktörler
a. Basınç merkezlerinin konumu: Rüzgârın yönünü
belirleyen, öncelikle basınç merkezlerinin konumudur. Basınç merkezleri yer
değiştirdikçe rüzgârın yönü de değişir.
b. Yeryüzü şekilleri: Rüzgârlar basınç merkezleri
arasında hareket ederken, yeryüzü şekillerine çarparak yön değiştirirler.
- Bir bölgede rüzgârın yıl içerisinde en fazla estiği
yöne hakim rüzgâr yönü denir. Hakim rüzgâr yönü yerşekillerine göre
ortaya çıkar.
Yukarıdaki grafiğe, rüzgâr gülü diyagramı adı
verilir. Bu grafikte A merkezine, rüzgârların büyük bir çoğunlukla kuzeydoğu
ve güneybatı yönlerinden estiği dikkate alınırsa, bu yerleşim yerinin kuzeydoğu-güneybatı
uzantılı bir vadide yer aldığı söylenebilir.
c. Dünya’nın Dönmesi: Dünya’nın kendi ekseni
etrafında dönmesi sonucunda, rüzgârlar basınç merkezleri arasındaki en kısa
yolu izleyemezler. Rüzgârlar, Kuzey Yarım Küre’de hareket yönünün sağına,
Güney Yarım Küre’de ise hareket yönünün soluna saparlar.
Yüksek basınç alanlarında rüzgârlar, merkezden çevreye
doğru hareket ederler.
Alçak basınç alanlarında ise rüzgârlar, çevreden merkeze
doğru hareket ederler.
RÜZGÂR ÇEŞİTLERİ
1. Sürekli (Yıllık) Rüzgârlar
a. Alize Rüzgârları: 30° Kuzey ve 30° Güney
enlemlerindeki dinamik yüksek basınç alanlarından, Ekvator’daki termik alçak
basınç alanına doğru esen rüzgârlardır.
Özellikleri
-
Başlangıçta sıcak ve kurudurlar. Ancak, denizler
üzerinden geçerken nem kazanırlar.
-
Tropikal kuşaktaki karaların doğu kıyılarına bol
yağış bırakırlar. Bu nedenle Doğu rüzgârları da denir.
-
Sürekli olmaları ve yönlerinin belli olması nedeniyle,
yelkenli gemiler döneminde bu rüzgârlardan faydanılmıştır. Bu nedenle bu
rüzgârlara ticaret rüzgârları (trade winds) da denilmiştir.
-
Ekvatoral bölgede karşılaşan Alizeler, 3 - 4 km
kadar yükselerek kutuplara doğru hareket ederler. Bunlara da ters alize
(üst alize) adı verilir. Ters alizeler, dönenceler üzerinde alçalarak tropikal
çöllerin oluşmasına neden olurlar.
-
Sıcak okyanus akıntılarının oluşumuna neden olurlar.
b. Batı Rüzgârları: 30° enlemlerindeki dinamik
yüksek basınç alanlarından, 60° enlemlerindeki dinamik alçak basınç alanlarına
doğru esen rüzgârlardır.
Özellikleri
-
Başlangıçta sıcak ve kurudurlar. Ancak, denizler
üzerinden geçerken nem kazanırlar.
-
Orta kuşaktaki karaların batı kıyılarına bol yağış
bırakırlar.
-
60° enlemleri civarında Kutup rüzgârları ile karşılaşarak
cephe yağışlarına yol açarlar.
c. Kutup Rüzgârları: Kutuplardaki termik yüksek
basınçlardan, 60° enlemlerindeki dinamik alçak basınç alanlarına doğru esen
rüzgârlardır.
Özellikleri
-
Soğuk ve kuru oldukları için, etkili oldukları
alanlarda sıcaklığı azaltarak kar yağışlarına neden olurlar.
-
60° enlemleri civarında Batı rüzgârları ile karşılaşarak
cephe yağışlarına yol açarlar.
-
Soğuk okyanus akıntılarının oluşumuna neden olurlar.
2. Devirli Rüzgârlar (Musonlar)
a. Yaz Musonu: Yaz mevsiminde karalar denizlere
göre daha fazla ısınır. Bu nedenle buralarda alçak basınç alanları oluşur.
Aynı mevsimde deniz ve okyanuslar daha serin oldukları
için, yüksek basınç alanı durumundadırlar. Bunun sonucunda, deniz ve okyanuslardan
kara içlerine doğru büyük bir hava akımı olur. Bu rüzgârlara yaz musonu
denir.
Yaz musonları deniz ve okyanuslardan kaynaklandıkları
için bol nem taşırlar. Bundan dolayı etkili oldukları yerlere bol yağış bırakırlar.
b. Kış Musonu: Kış mevsiminde karalar, denizlere
oranla daha fazla soğuyarak yüksek basınç alanı oluştururlar. Aynı mevsimde
denizler ve okyanuslar üzerinde alçak basınç alanı vardır. Bunun sonucunda,
karaların iç kesimlerinden deniz ve okyanuslara doğru büyük bir hava akımı
olur. Bu rüzgârlara kış musonu denir.
Kış musonları kara kaynaklı oldukları için soğuk ve
kurudurlar. Bu nedenle başlangıçta yağış getirmezler. Ancak, denizler üzerinden
geçtikten sonra bir karaya varırlarsa yamaç yağışlarına yol açarlar.
3. Yerel Rüzgârlar
a. Meltem Rüzgârları:
Gün boyunca oluşan sıcaklık ve basınç farkları sonucu
meydana gelirler.
• Deniz ve Kara Meltemleri
Gündüz, karalar daha çok ısınacağı için alçak basınç
alanı, denizler ise yüksek basınç alanıdır.
Bunun sonucunda denizden karaya doğru rüzgâr eser.
Bu rüzgâra deniz meltemi denir.
Gece ise, karalar daha fazla soğuyarak yüksek basınç
alanı durumuna geçerler. Denizler daha sıcaktır ve basınç azdır. Bunun sonucunda
da, karadan denize doğru rüzgâr eser. Bu rüzgâra kara meltemi denir.
• Vadi ve Dağ Meltemleri
Gündüz, dağ dorukları vadilerden daha erken ısınır
ve alçak basınç oluşur. Vadiler ise, daha serindir ve yüksek basınç alanıdır.
Bunun sonucunda, vadi tabanlarından dağ yamacına ve doruklarına doğru rüzgâr
eser. Bu rüzgâra vadi meltemi denir.
Geceleri ise, dağ yamaçlarında ve yüksek plâtolarda
hızla soğuyan hava yüksek basınç alanı oluşturur. Alçak ovalar ve vadiler
ise, nem oranının daha fazla olması nedeniyle sıcaktır ve alçak basınçlar
görülür. Bunun sonucunda da, dağ yamaçlarından alçak ova ve vadilere doğru
rüzgâr eser. Bu rüzgâra dağ meltemi denir.
b. Sıcak Yerel Rüzgârlar
• Föhn (Fön)
Hava kütleleri dağ zirvesine doğru çıkarken, sıcaklığı
yaklaşık her 100 m. de 0,5 °C azalır. Belli bir yükseltiden sonra bünyesindeki
nemi yağış olarak bırakır. Dağın arka yamacına geçtiğinde kuru özelliktedir
ve yamaca sürtünerek alçalır. Sürtünmenin etkisiyle sıcaklığı her 100 m. de
1°C artar. Dağ zirvelerinden aşağıya doğru sıcak ve kuru olarak esen bu rüzgârlara
föhn rüzgârı denir.
Föhn rüzgârı, İsviçre’de Alpler’in kuzey yamaçlarında
görüldüğünden bu ismi almıştır. Föhn rüzgârı Türkiye’de, Toroslar ve Kuzey
Anadolu Dağları’nın denize bakan yamaçlarında kışın ve ilkbaharda görülür.
• Sirokko
Kuzey Afrika’da, Büyük Sahra Çölü’nden sıcak ve kuru
olarak Akdeniz’e doğru esen rüzgârdır. Fas, Tunus ve Cezayir’de etkisi belirgindir.
Akdeniz’i geçerken nem kazanır. İspanya, Fransa ve İtalya’nın güney kıyılarına
yağış bırakır.
• Hamsin
Sudan’dan gelen ve Mısır’dan Akdeniz’e doğru esen
rüzgârdır. Sıcak, kuru ve boğucu bir rüzgârdır.
c. Soğuk Yerel Rüzgârlar
• Bora
Dalmaçya kıyılarında, Dinar Alpleri’nden Adriya Denizi’ne
doğru esen soğuk ve kuru rüzgârdır. Hızı fazladır.
• Mistral
Fransa’nın Rhone vadisini izleyerek Akdeniz’e doğru
esen soğuk ve kuru rüzgârdır.
• Krivetz (Kriviç)
Romanya’da, Aşağı Tuna Ovası’na doğru esen soğuk ve
kuru rüzgârdır. Bükreş’te krivetz etkili olduğunda sıcaklık 10 - 15°C düşer.
d. Tropikal Rüzgârlar
Sıcak kuşakta, ani basınç farklarından kaynaklanan
ve hızları saatte 100 - 150 km.ye kadar çıkabilen rüzgârlardır. Daha çok okyanuslar
üzerinde oluşurlar. Belirli yollar izleyerek karaların üzerine de sokulurlar.
Sarmal hava hareketleri halinde olduklarından, genellikle hortumlara sebep
olurlar. Çevrelerine büyük zarar verirler. Tropikal rüzgârlara, Asya denizlerinde
ve Avustralya’nın Büyük Okyanus kıyılarında Tayfun (Çince “Büyük rüzgar”
demektir), Meksika Körfezi kıyılarında Hurrican (Hariken), Afrika’nın
bazı kesimlerinde ve Latin Amerika kıyılarında da Tornado (Hortum)
adı verilir.
C. NEM ve YAĞIŞLAR
Atmosfer içerisindeki subuharına nem denir.
Nem higrometre adı verilen aletle ölçülür. Havanın nemi gram (gr) olarak
ifade edilmektedir.
1. Mutlak Nem:
1m3 hava
içerisinde bulunan subuharının gr olarak ağırlığına mutlak nem denir.
Mutlak nem, sıcaklık ve buharlaşmanın fazla olduğu Ekvatoral bölgelerde çok,
soğuk kutup bölgeleri ile yüksek dağlarda azdır.
2. Maksimum Nem:
1m3
havanın belli sıcaklıkta taşıyabileceği en fazla nem
miktarına maksimum nem denir. Maksimum nem sıcaklığa bağlı olarak değişir.
Sıcaklık arttıkça hava genişleyeceğinden taşıyabileceği nem miktarı artar.
Sıcaklık azaldıkça hava daralır ve böylece taşıyabileceği nem miktarı azalır.
Sıcaklıkla maksimum nem doğru orantılıdır.
3. Bağıl Nem (Nisbi nem):
Mutlak nemin maksimum neme oranı havanın neme doyma oranını
verir. Bu orana bağıl nem denir.
Yüzde (%) olarak ifade edilir.
Bağıl nem ile sıcaklık ters orantılıdır. Sıcaklık
düştükçe maksimum nem azalacağından, bağıl nem yükselir. Sıcaklık değerleri
yükseldikçe, maksimum nem artacağından bağıl nem düşer.
Bağıl nem çöl bölgelerinde ve kara içlerinde az, Ekvatoral
bölge gibi yağışlı bölgelerde ve deniz kıyılarında çoktur.
YOĞUNLAŞMA
Havadaki su buharının, tekrar sıvı ya da katı haldeki
suya dönüşmesine yoğunlaşma denir.
Yoğunlaşmanın meydana gelmesi havanın nem bakımından
doyma noktasını aşmasına bağlıdır. Havadaki bağıl nemin yüzde 100'e ulaştığı
noktaya doyma noktası denir. Doyma noktası aşıldığı takdirde hava su buharının
fazlasını taşıyamaz. Fazla olan su buharı sıvı ya da katı hale dönüşür.
Yoğunlaşma sonucunda çok küçük su taneciklerinin biraraya
gelmesiyle bulutlar oluşur. Bulutlar oluştukları yükseklikler dikkate
alınarak üç gruba ayrılır.
Yüksek bulutlar (Sirüs’ler): Saçak,
tüy, ya da ince iplikler biçimindeki bulutlardır. Yüksek bulutlar genelde
yağış getirmezler. Bunlar, bir siklonun yaklaştığının ve havanın bozacağının
habercisidirler.
Orta yükseklikteki bulutlar (Kümülüs’ler):
Kümeler biçimindeki bulutlardır. Genelde alt kısımları düz ve siyah olur.
Alt kısımlarının düz olmasının nedeni yoğunlaşmanın aynı seviyeden başlamasıdır.
Siyah olmasının nedeni ise iri su taneciklerinden oluşmasıdır. Bu gruptaki
bazı bulutlar yükseklere doğru büyür ve sağanak şeklinde şiddetli yağmurlar
getirir.
Alçak bulutlar (Stratüs’ler): Yer’in
üstünde, asılı gri bir tabaka gibi duran koyu renkli bulutlardır. Genelde
yağışlara yol açarlar.
Belirli bir anda gökyüzünün bulutlarla kaplı kısmının
tüm gökyüzüne olan oranına bulutluluk denir. Bulutluluk oranı çeşitli
aynalardan oluşan ve nefometre adı verilen bir aletle ölçülür. Buna
göre, gökyüzünün oranı 10 kabul edilerek;
• 0 – 2 oranı Açık havayı
• 2 – 8 oranı Bulutlu havayı
• 8 – 10 oranı Kapalı havayı ifade eder.
Sis, ise yeryüzüne çok yakın oluşmuş ya da
yeryüzüne çökmüş bulutlardır. Sıcak ve nemli bir havanın daha soğuk bir yerle
teması sonucu sis oluşur. Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşması da
sislere yol açar.
YAĞIŞ TÜRLERİ ve ETKİLERİ
Atmosferdeki subuharının yoğunlaşarak sıvı ya da katı
biçimde yeryüzüne düşmesine yağış denir. Başlıca yağış türleri şunlardır:
1. Çiy: Havadaki
subuharının soğuk zeminler üzerinde, su tanecikleri şeklinde yoğunlaşmasıyla
oluşur. Özellikle bahar aylarında görülür.
2. Kırağı: Havadaki
subuharının soğuk cisimler üzerinde, 0°C den düşük sıcaklıklarda kristaller
şeklinde yoğunlaşmasıyla oluşur. Sonbahar aylarında ya da kış başlarında görülür.
3. Kırç: Havadaki
subuharının çok soğumuş ağaç dalları, tel, saçak, vb. cisimler üzerinde yoğunlaşarak
buz tabakası haline gelmesidir. Kırağıdan ayrılan yönü, kristallerin üst üste
yığılarak buz tabakası haline gelmesidir.
4. Yağmur: Bulutu oluşturan su taneciklerinin
büyümesiyle oluşan su damlalarıdır. Yoğunlaşmanın devam etmesi ile ağırlığı
artan su damlaları yağış şeklinde yere düşer.
5. Kar: Su buharının,
yükseklerde 0°C nin altında yavaş yavaş yoğunlaşmasıyla oluşan buz kristalleri
yere düşer. Bu tür yağışlara kar denir.
6. Dolu: Hava sıcaklığının
birden bire ve büyük ölçüde azalması sonucu yağmur damlaları donarak buz parçacıkları
halinde yere düşer. Bu yağışlara da dolu denir.
YAĞIŞLARIN OLUŞMA BİÇİMLERİ
(OLUŞUM NEDENLERİNE GÖRE YAĞIŞLAR)
1. Yamaç Yağışları
(Orografik Yağışlar)
Nemli hava kütlelerinin, yatay yönde hareket ederken
dağ yamaçlarına çarparak yükselmesi ve soğuması sonucu oluşan yağışlardır.
Dünya’da en çok, Güneydoğu Asya’da, Orta kuşaktaki
karaların batı kıyılarında ve sıcak kuşaktaki karaların doğu kıyılarında görülür.
Türkiye’de ise, Toroslar’ın güneybatıya, Karadeniz
Dağları ile Yıldız Dağları’nın kuzeye bakan yamaçlarında fazlaca görülür.
2. Konveksiyonel Yağışlar
(Yükselim Yağışları)
Güneşli ve rüzgârsız günlerde ısınan hava yükselerek
soğur. Belli bir yükseltiden sonra nemin yoğunlaşması ile yağış meydana gelir.
Dünya’da en çok, Ekvatoral bölgede rastlanır. Türkiye’de
ise, İç Anadolu Bölgesi’nde İlkbahar’da görülen yağışlar konveksiyonel yağışlardır.
Bu yağışlar halk arasında kırkikindi yağışları olarak bilinir.
3. Cephe Yağışları
(Frontal Yağışlar)
Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşma alanlarında
meydana gelen yağışlardır.
Dünya’da en çok, Orta kuşakta ve 60° enlemleri civarında
görülür. Türkiye’de, özellikle kış mevsiminde görülen yağışların çoğu cephesel
kökenlidir.
YAĞIŞLARIN YERYÜZÜNE DAĞILIŞI
Genel hava dolaşımı, kara ve deniz dağılışı, yerşekilleri
yükselti gibi nedenlerden dolayı yeryüzünün her tarafı aynı oranda yağış almaz.
Dünya üzerinde;
-
En yağışlı bölgeler; Ekvatoral bölge, Muson
bölgeleri ve Orta kuşak karalarının batı kıyılarıdır.
-
En kurak bölgeler ise; Orta kuşak karalarının
dağlarla çevrili iç kısımları, dönenceler civarı, çevresine göre, alçakta
kalmış yerler ve kutup çevreleridir.
TÜRKİYE’DE İKLİM ELEMANLARI
A. SICAKLIK
1. Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı
-
En düşük ortalama sıcaklıklar, Kuzeydoğu Anadolu’da
görülür.
-
En yüksek ortalama sıcaklıklar, Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nin güneyi ile Akdeniz kıyılarında görülür.
-
En düşük sıcaklık ile en yüksek sıcaklık arasındaki
fark 8°C den fazladır.
-
Sıcaklık genelde güneyden kuzeye gidildikçe azalmaktadır.
2. Temmuz Ayı Ortalama Sıcaklık Dağılışı
-
Temmuz ayında, bölgeler arasındaki sıcaklık farkı
Ocak ayına oranla daha azdır.
-
Temmuz ayında en düşük sıcaklık, Kuzeydoğu Anadolu,
Karadeniz kıyıları ve Marmara’nın kuzeyinde görülür.
-
Bu ayda en yüksek sıcaklıklar , Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nde görülür
3.Ocak Ayı Ortalama Sıcaklık Dağılışı
-
Ocak ayında, bölgeler arasındaki sıcaklık farkı,
Temmuz ayına oranla daha fazladır.
-
En düşük sıcaklıklar, Kuzeydoğu Anadolu’da görülür.
-
En yüksek sıcaklıklar Akdeniz kıyı kesiminde görülür.
B. BASINÇ ve RÜZGÂRLAR
BASINÇ
Türkiye’yi en çok etkileyen gezici basınç merkezleri
şunlardır:
a. Sibirya
YB Merkezi:
Sibirya üzerinde oluşur. Türkiye’yi kışın etkiler. Soğuk
ve kar getirir. 60° enlemleri çevresinde oluşmasına rağmen, soğumadan dolayı
termik kökenlidir.
b. Asor
YB Merkezi:
Atlas Okyanusu üzerindeki Asor Adaları çevresinde, 30° DYB alanına bağlı olarak
oluşur.
Kış mevsiminde Sibirya antisiklonu ile birleşerek
Türkiye üzerinde etkili olduğunda İzlanda siklonu Türkiye’ye sokulamaz. Bunun
sonucunda da ülkemizde kışlar soğuk, sert ve kar yağışlı geçer.
c. Basra
AB Merkezi:
Basra Körfezi çevresinin aşırı ısınmasıyla oluşur. Samyeli
rüzgârları vasıtasıyla Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde etkili olur.
Havadaki nemi kurutarak sıcaklık ve buharlaşmayı artırır. 30° Kuzey enlemi
çevresinde oluşmasına rağmen, ısınmadan dolayı termik kökenlidir. Türkiye’de
yaz mevsiminde etkilidir.
d. İzlanda
AB Merkezi:
İzlanda üzerinde oluşur. Türkiye’de kışın ve ilkbaharda
etkili olur. Etkili olduğunda Türkiye’de kışlar ılık, kısa ve yağmurlu geçer.
60° enlemleri çevresinde oluştuğu için dinamik kökenlidir.
RÜZGÂRLAR
a. Soğuk Yerel Rüzgârlar
Karayel: Balkanlar’daki
yüksek basınç ve Basra Körfezi’ndeki alçak basınç sonucu oluşur. Kuzeybatıdan
soğuk ve kuru olarak eser. Kış mevsiminde Marmara Bölgesi ile Batı Karadeniz’de
sıcaklıkları azaltarak kar yağışına neden olur.
Yıldız: Kuzeyden
eser. Karadeniz üzerinden geldiği için soğuk ve nemlidir. Karadeniz Dağları’nda
yağış bırakır.
Poyraz: Marmara,
Karadeniz ve İç bölgelerimize kuzeydoğudan esen soğuk, kuru bir rüzgardır.
Doğu Avrupa’daki yüksek basıncın etkisi sonucunda oluşur. Kışın sıcaklıkları
azaltarak kar yağışına neden olur. Yaz poyrazı ise serin ve kuru olarak eser.
Ege Denizi’nde, yazın poyraz benzeri
rüzgârlar tam kuzeyden eserler. Eski Yunanlılar bu rüzgarlara, ticaret
rüzgârı anlamında Etesia demişlerdir. Bugün de, Dünya literatüründe Ege
Denizi’nde yazın kuzeyden esen rüzgârlara etezyen (etesien) denilmektedir. |
b. Sıcak Yerel Rüzgârlar
Lodos: Kuzey Afrika’daki
yüksek basınç ve Hazar Denizi’ndeki alçak basınç sonucu oluşur. Marmara, Ege
ve Akdeniz bölgelerinde etkilidir. Akdeniz’den geldiği için nemli ve sıcaktır.
İç kesimlere sokulurken yükseltinin etkisiyle soğuyarak yağışa neden olur.
Kış mevsiminde etkili olduğu bölgelerde, sıcaklığı artırarak kar erimelerine
neden olur.
Kıble: Güneyden
eser. İç kesimlerimizde etkili olur. Akdeniz Bölgesi’nde nemli ve sıcak, iç
kesimlerde ise, kuru ve sıcak olarak eser.
Keşişleme (Samyeli): 30° enlemi çevresindeki dinamik yüksek basıncın etkisi
sonucu oluşur. Suriye Çölü’nden Güneydoğu Anadolu’ya doğru eser. Sıcak ve
kurudur. Bitkiler üzerinde kurutucu etkisi vardır.
C. NEM ve YAĞIŞLAR
-
Türkiye’de yağış dağılışı haritası ile yerşekilleri
haritası karşılaştırıldığında, aralarında yakın ilgi bulunduğu tespit edilmektedir.
-
Türkiye’de fazla yağış alan yerler (1000 mm. den
fazla), Doğu ve Batı Karadeniz bölümleri ile bazı Batı ve Doğu Anadolu dağlarıdır.
En fazla yağış alan yer Rize çevresidir. (2400 mm. den fazla)
-
Türkiye’de orta derecede yağış alan yerler (500
mm - 1000 mm arası), Akdeniz, Ege, Marmara, Orta Karadeniz, Doğu Anadolu
ve İç Anadolu’nun kuzey kesimleridir.
-
Türkiye’de az yağış alan yerler (500 mm nin altında),
İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve yer yer Doğu Anadolu’nun çukur yerleridir.
En az yağış alan yer, Tuz Gölü çevresi ile Iğdır Ovası civarıdır. (250 mm
nin altında)
YERYÜZÜNDEKİ BAŞLICA İKLİM
TİPLERİ ve TABİİ BİTKİ ÖRTÜSÜ
A. SICAK İKLİMLER
1. Ekvatoral İklim
Ekvator çevresinde, 0° – 10° Kuzey ve Güney enlemleri
arasında görülür. Yıllık ortalama sıcaklık 25°C dolayındadır.
Yıllık sıcaklık farkı 2 - 3°C yi geçmez. Yıllık yağış
miktarı 2000 mm den fazladır. Her mevsim yağışlı olmakla birlikte, ekinoks
tarihlerinde yağış maksimum düzeye erişir. Tabii bitki örtüsü oldukça gür
ve geniş yapraklı ormanlardır.
Ekvatoral iklim, Amazon ve Kongo havzalarının büyük
bir kesiminde, Gine Körfezi kıyılarına yakın bölgelerde, Endonezya ve Malezya’nın
büyük bir bölümünde etkili olmaktadır.
2. Tropikal İklim (Subtropikal - Savan)
10° - 20° Kuzey ve Güney enlemleri arasında ve 0°
- 10° enlemlerinde 1000 m. den sonra görülür. Ekvatoral kuşak ile çöller arasında
bir geçiş iklimidir.
Yıllık ortalama sıcaklık 20 °C dolayındadır. Yıllık
sıcaklık farkı 4 - 5 °C dir. Yıllık yağış miktarı 1000 - 2000 mm. arasındadır.
Güneş ışınlarının dik geldiği yaz ayları yağışlı, kışlar kuraktır. Tabii bitki
örtüsü yüksek boylu ve gür bitki toplulukları olan savanlardır.
3. Muson İklimi
Muson rüzgârlarının etki alanlarında görülür. Yıllık
ortalama sıcaklık
15 - 20 °C dir. Yıllık sıcaklık farkı 10 °C civarındadır.
Yıllık ortalama yağış 2000 mm. dolayındadır. Yıllık
yağışların % 85'i yaz aylarında düşer. Kış mevsimi kurak geçmektedir. Tabii
bitki örtüsü kışın yaprağını döken, yazın yeşillenen ormanlardır. Yağışların
azaldığı yerlerde ise savanlar görülür.
4. Çöl İklimi (Sıcak ve Kurak İklim)
Dönenceler civarında, Asya ve Kuzey Amerika’da karaların
iç kısımlarında ve Güney Amerika’da görülür. Bu iklim tipini, yağışların yok
denecek kadar az olması belirler. Çöllerdeki nem yetersizliği, günlük sıcaklık
farkının büyümesine zemin hazırlamıştır. Günlük sıcaklık farkının 50°C yi
bulduğu zamanlar olmaktadır. Yıllık yağış miktarı
100 mm nin altındadır. Yağışlar
daha çok sağanak yağmurlar şeklindedir. Tabii bitki örtüsü bazı kurakçıl otlar
ve kaktüs bitkileridir.
Afrika’da B. Sahra, Ortadoğu’da
Necef, Asya’da Gobi, Taklamakan, Avustralya’da Gobbon ve Gibson, Güney
Afrika’da Kalahari ve Namib, Güney Amerika’da Patagonya, Atacama ve Peru
yeryüzündeki başlıca çöl alanlarıdır. |
B. ILIMAN İKLİMLER
1. Akdeniz İklimi
Genel olarak, 30° - 40° enlemleri arasında görülür.
Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. Yıllık ortalama sıcaklık
15 - 20°C dir.
Yıllık sıcaklık farkı ise 18°C kadardır. Yıllık yağış miktarı
600 - 1000 mm arasında değişir. En fazla yağış kışın, en az yağış yazın görülür.
Karakteristik bitki örtüsü, kızılçam ormanlarının tahrip edilmesiyle ortaya
çıkan makilerdir.
Makiler, sürekli yeşil kalabilen, kısa boylu, sert
yapraklı, kuraklığa dayanabilen, çalımsı bodur bitkilerdir. Mersin, defne,
kocayemiş, zeytin, süpürge çalısı, bodur, ardıç gibi bitkiler başlıca maki
türleridir. Akdeniz ikliminde yağışın az çok yeterli olduğu orta yükseklikteki
yamaçlarda iğne yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlar (Kızılçam, sarıçam, karaçam
ormanları gibi) yer alır.
Akdeniz iklimi en belirgin olarak Akdeniz çevresinde
görülmekle birlikte, Güney Portekiz, Afrika’nın güneyinde Kap Bölgesi, Avustralya’nın
güneybatısı ve güneydoğusu, Orta Şili ve ABD’nin Kaliforniya eyaletinde de
etkili olmaktadır.
2. Okyanusal İklim
Genel olarak, 30° - 60° enlemleri arasında, karaların
batı kıyılarında görülür. Yazlar fazla sıcak, kışlar da fazla soğuk olmaz.
Yıllık sıcaklık ortalaması 15°C dir. Yıllık sıcaklık farkı 10°C yi bulmaktadır.
Yıllık yağış ortalaması 1500 mm. dir. En fazla yağış
sonbaharda görülür. Tabii bitki örtüsü yayvan ve iğne yapraklı ağaçlardan
oluşan ormanlardır. Ormanların tahrip edildiği yerlerde çayırlar bulunur.
Okyanusal iklim, Batı Avrupa, Kuzey Amerika’nın kuzeybatısı,
Güney Şili, Avustralya’nın kuzeydoğusu ve Yeni Zelanda’da etkili olmaktadır.
3. Karasal İklim
Genel olarak, 30° - 65° enlemleri arasında, karaların
deniz etkisinden uzak iç kısımlarında ve kıtaların doğu kıyılarında görülmektedir.
Kışlar çok soğuk geçer ve uzun sürer. Yazlar ise sıcaktır. Yıllık sıcaklık
ortalaması 0 - 10°C arasında değişir. Yıllık sıcaklık farkı 20 - 40°C dir.
Yıllık yağış miktarı 500 - 600 mm dolayındadır.
En fazla yağış yazın, en az yağış kışın düşer. Kış
yağışları daha çok kar şeklindedir. Tabii bitki örtüsü iğne yapraklı ormanlardır.
Yağışın azaldığı kesimlerde de bozkırlar (step) görülür. Sibirya ve Kanada
da iğne yapraklı ormanlara tayga ormanları adı verilir. Taygalar, Dünya ormanlarının
% 15'ini oluştururlar.
Karasal iklim, Sibirya, Kanada ve Doğu Avrupa’da geniş
bir yayılış sahasına sahiptir.
4. Step İklimi (Yarıkurak İklim)
Step iklimi, bir geçiş iklimi özelliği gösterir. Step
iklimlerinde yıllık sıcaklık farkı 15 - 30°C dir.
Yıllık yağış miktarı 300 - 500 mm. dir. Step iklimlerinde
en fazla yağış ilkbaharda ve yazın düşmektedir. Tabii bitki örtüsü yağışlı
mevsimde yeşeren, kurak mevsimde sararan step (bozkır) tir.
İnsanlar tarafından ağaç kesilerek,
yakılarak ormanların ortadan kaldırılması sonucunda oluşan bozkırlara
antropojen bozkır denir. Bu tür bozkırlar, ormanların tahrip edilmesi
sonucunda ortaya çıktığından yer yer orman ağacı topluluklarına rastlanır. |
C. SOĞUK İKLİMLER
1. Tundra İklimi (Kutupaltı İklimi)
Genel olarak, 65° - 80° Kuzey enlemleri arasında görülür.
Sıcaklığın çok düşük olduğu bir iklim tipidir. Bu iklimde en sıcak ayın ortalaması
dahi 10°C yi geçmez. Kışın değerler -30°C ile -40°C ye iner. Yıllık sıcaklık
farkının 65°C yi bulduğu yerler vardır. Yağışlar ortalama 200 - 250 mm kadardır.
En fazla yağış yaz aylarında görülür. Tabii bitki örtüsü çalı, yosun ve yazın
yeşeren kurakçıl otlardan oluşan tundralardır.
Tundra iklimi, Avrupa’nın kuzey kıyıları, Kuzey Sibirya,
Kuzey Kanada, Grönland Adası kıyıları ve Orta kuşaktaki yüksek dağlarda etkili
olmaktadır.
2. Kutup İklimi
Karlar ve buzullarla kaplı kutup bölgelerinde görülür.
Sıcaklık ortalaması bütün yıl boyunca 0°C nin altındadır. Sıcaklık, çoğu zaman
-40°C ye, hatta daha altına iner. Yıllık sıcaklık farkı 30°C dolaylarındadır.
Yağışlar son derece az ve kar şeklindedir. Ortalama yağış 200 mm. civarındadır.
Bu iklim tipinde bitki örtüsü yoktur.
Kutup iklimi, Kuzey Kutbu çevresinde Grönland Adası’nın
iç kısımlarında ve Antarktika’da etkilidir.