SİNDİRİM SİSTEMLERİ
Besin maddelerinin su ve enzimler yardımıyla yapıtaşlarına kadar parçalanması olayına sindirim denir.
A. SİNDİRİM ŞEKİLLERİ
1. Mekanik Sindirim
Fiziksel etkilerle besinlerin daha küçük parçalara ayrılmasıdır.
Besinlerin kimyasal yapısı değişmez. Bu olaylarla enzimlerin etki
yüzeyi artırıldığı için, esas sindirim kolaylaştırılır ve hızlandırılır.
2. Kimyasal Sindirim
Hücrelerin, protein, yağ ve karbonhidratlı bileşiklerden
faydalanabilmesi için bunların hidroliz edilmesi gerekir. Hidroliz;
besin maddelerinin su yardımıyla parçalanması reaksiyonlarına denir.
Bununla proteinler amino asitlere, yağlar yağ asiti ve gliserole,
karbonhidratlar monosakkaritlere, nükleik asitler ise, pentoz, organik
baz ve fosfata indirgenir.
Besin maddelerinin bu şekilde en küçük bileşenlerine parçalanmasına tam sindirim denir.
Kompleks besinlerin bazı ara bileşiklere kadar parçalanmasına ise eksik sindirim denir.
3. Hücre içi Sindirim
Fagositoz ve pinositozla hücre içine alınan veya hücre içinde sentezlenen
besin maddelerinin, besin kofulunda lizozom enzimleri yardımıyla hidrolizine denir.
Bir hücrelilerin bazılarında, akyuvarlarda, çok hücrelilerden süngerlerde, hidrada ve planaryada görülür.
Amip, besini yalancı ayaklarıyla sararak besin kofulu oluşturur.
Oluşan kofula sindirim enzimleri (hidrolitik enzimler) girince sindirim
olayı başlar. Besin kofulu sitoplazmik hareketlerle yer değiştirir.
Besin kofulunda açığa çıkan sindirim ürünleri difüzyonla sitoplazmaya
geçer. Kofuldaki sindirilemeyen artıklar hücre zarından dışarıya atılır.
4. Hücre Dışı Sindirim
Besin maddelerinin hücrelerden dışarıya salgılanan enzimler yardımıyla yapı taşlarına ayrılmasına denir.
Çok hücreli hayvanların çoğunda, saprofit bakterilerde, mantarlarda, böcekçil bitkilerde hücre dışı sindirim görülür.
B. OMURGASIZLARDA SİNDİRİM
Bazılarında besinlerin alınması ve sindirilmeyen artıkların atılması aynı açıklıkla sağlanır. Böyle sindirim sistemlerine eksik sindirim sistemi denir. Hidrada ve planaryada sindirim sistemi bu tiptendir.
Hidrada sindirim boşluğunun tek açıklığı hem ağız hem de anüs olarak görev yapar.
Planaryada sindirim kesesi, hidradakinden farklı olarak dallanmalar yaparak vücudun her tarafına uzanır.
Yuvarlak solucanlardan başlayarak birçok hayvanda, iki açıklıklı ve değişik kısımları özelleşmiş boru şeklinde sindirim kanalı bulunur. Bu şekilde olan sindirim sistemine tam sindirim sistemi denir.
Halkalı solucanlardan olan toprak solucanında tam sindirim
sistemi bulunur. Alınan besinler, yemek borusundan geçerek kursağa
gelir, besin maddeleri burada yumuşatılır ve taşlık denilen bölgeye
aktarılarak taşların yardımıyla mekanik olarak parçalanır. Daha sonra
bağırsağa geçen besinler, buradaki hücrelerden salgılanan enzimlerle
sindirilir. Sindirim ürünleri bağırsak hücreleri tarafından emilir ve
artık maddeler anüsten dışarıya atılır.
C. OMURGALILARDA SİNDİRİM
Omurgalı canlıların tamamında ağızla başlayıp anüsle ve kloakla tamamlanan tam sindirim sistemi bulunur.
Kuşlarda gaga şeklini almış ağızda diş bulunmaz. Memeli
canlılarda dişlerin yaptığı işi kuşlarda taşlık üstlenmiştir. Kursak
besinlerin biriktirilmesini ve yumuşatılmasını sağlar. I. mide (bezli
mide) besinlerin yumuşatılmasını ve kayganlaştırılmasını sağlar.
Kuşlarda kimyasal sindirim ince bağırsağa bağlı pankreastan ve
karaciğerden gönderilen yardımcı sıvılar sayesinde gerçekleştirilir.
Artık maddeler kloaktan dışarıya atılır. 2. mide (taşlık) besinlerin
taşlar yardımıyla mekanik olarak sindirilmesini sağlar.
Şekil : Omurgalılardan Kuşun Sindirim Sistemi
Memelilerden; geviş getirenlerde mide dört bölmelidir. Otcul olan bu canlılarda besin öğütücü ve kesici dişler tarafından alınır işkembeye gönderilir. Burada belli bir süre depo edilir. Bu sırada bazı bakteriler yardımıyla besinin bir bölümü parçalanır.
Depolanan besin daha sonra ağıza parça parça gönderilip çiğnenir. Bu olaya geviş getirme
denir. Ağızda çiğnenen besinler, ikinci kez yutulunca; besin, sindirim
sıvılarıyla parçalanır. Bu canlıların ince bağırsağı oldukça uzundur.
Selülozun sindirimi de canlıdan salınan enzimlerle değil, sindirim
sisteminde bulunan tek hücreliler ve bakteriler tarafından salgılanan
enzimlerle uzun zamanda gerçekleştirilir.
D. İNSANDA SİNDİRİM SİSTEMİ
Sindirim sistemi, bazı yerleri geniş ve bazı kısımları dar olan
bir sindirim kanalı ile, bu kanala açılan yardımcı salgı bezlerinden
meydana gelir.
Şekil : İnsanda Sindirim Sisteminin Genel Yapısı
1. Sindirim Sisteminin Kısımları
İnsanın sindirim sistemi; ağız, dil, dişler, yutak, tükrük bezleri, yemek borusu, mide, bağırsaklar, karaciğer, pankreas, rektum ve anüs yapılarından meydana gelir.
Bu yapılar başka görevler de yapmaktadırlar. Örneğin, dil besinleri
karıştırmanın yanında; hem bir duyu organı, hem de konuşmada
etikilidir.
a. Ağız: İnsanda sindirim ağızda başlar. Ağızda sindirime yardımcı olan dişler, dil ve ağıza açılan tükrük bezleri
bulunur. Ağızda; dışarıdan alınan besin maddeleri dişler yardımıyla
mekanik olarak, tükürük içinde bulunan enzimle kimyasal olarak
sindirime uğratılır.
Dişler, besinlerin mekaniksel olarak parçalanmasını sağlar. Dişin dıştan içe doğru kesiti incelendiğinde mine, dentin ve öz olmak üzere üç bölüm ayırt edilir.
Dil, çizgili kaslardan yapılmış olup, tat almaya, besinleri karıştırmaya, yutmaya ve konuşmaya yarar.
b. Tükrük Bezleri: Kulak altı, dil altı ve çene altı olmak üzere, ağızda üç çift tükrük bezi bulunur. Tükrük içerisinde amilaz, mukus, Na+ ve Ca++ iyonları vardır. Tükrükte bulunan amilaz pişmiş nişastayı kimyasal olarak parçalayabilir.
c. Yutak ve Yemek Borusu: Dil besinleri yutağa doğru iter. Bu
sırada soluk borusu gırtlak kapağı ile kapatılır. Yutak ile mide
arasında yemek borusu bulunur. Yutulan besinler yemek borusuna
geldiğinde, yemek borusu peristaltik hareketlerle kasılarak besinin ilerlemesini sağlar. Olayda yerçekimininde katkısı vardır.
d. Mide: Mide besinleri depo eden, mekanik olarak parçalayan ve
proteinleri sindirmek için enzim salgılayan bir organdır. Çalışması
otonom sisteme ait vagus sinirleriyle denetlenir.
Mide bezleri tarafından mide özsuyu salgılanır. Mide özsuyunun salgılanması gastrin hormonu tarafından sağlanır. Mide özsuyu içerisinde hidroklorik asit (HCl), pepsinojen ve süt çocuklarında lap enzimi bulunur. Mide ortamı asidikdir (pH 2 – 3). Goblet hücrelerinin salgıladığı mukus, mide yüzeyini HCl etkisinden korur.
e. İnce Bağırsak: Kimyasal sindirim ince bağırsakta tamamlanır.
Gerekli enzimler ve yardımcı sıvılar, pankreas, karaciğer ve bağırsak
çeperinden gelir. Sindirimi tamamlanmış besin maddelerinin emilimi en
fazla buradan olur. İnce bağırsağın mideden sonra ilk bölümüne oniki parmak bağırsağı, bundan sonra gelen kısma boş bağırsak ve en son bölgeye kıvrımlı bağırsak denir.
İnce bağırsağın iç yüzeyinde emilme yüzeyini artırıcı villus (tümör) adını verdiğimiz çıkıntılar yer alır. İnce bağırsakta besinlerin hareketini kolaylaştıran, mukus salgılayan goblet hücreleri bulunur. İncebağırsakta besinler yemek borusunda olduğu gibi peristaltik hareketlerle ilerler.
f. Kalın Bağırsak: Kalın bağırsak sindirilmeyen maddeleri toplama ve atma işini görür. İnce bağırsakla kalın bağırsağın birleştiği yerde kör bağırsak (çekum) bulunur.
İnsanda, bu kör bağırsağın ucunda, körelmiş bir çıkıntı apandix bulunur. Kalın bağırsak rektum denilen bir yapı ile sonlanır. Rektumun dışa açılan kısmına anüs denir. Kalın bağırsakta ince bağırsaktan farklı olarak villuslar bulunmaz ve kimyasal sindirim yapılmaz.
g. Pankreas : Pankreas dış salgı olarak farklı besinler için sindirim enzimleri içeren pankreas özsuyunu salgılar. Bunların en önemlileri; amilaz, lipaz, peptitaz ve nükleazlar dır.
Pankreas özsuyunun salgılanması ince bağırsaktan gelen sekretin hormonu tarafından düzenlenir.
h. Karaciğer: Karaciğer vücudun en önemli organlarındandır. Karaciğerin yapı ve görevi birimi lopcuklardır.
Karaciğerin alt yüzeyinde safra kesesi (öd kesesi) bulunur. Karaciğer hücreleri tarafından üretilen safra karaciğer kanalıyla öd kesesine getirilir.
Safranın içinde safra tuzları, kolesterol, yağ asitleri, safra pigmentleri ve su bulunur.
Safranın Görevleri :
-
Yağların mekanik olarak sindirilmesini sağlar.
-
Yağda eriyen A - D - E - K vitaminlerinin emilimini artırır.
-
Mideden gelen asidik besinleri bazik hale getirir.
-
Bağırsak kokuşmalarını önler, zararlı bakterilerin üremesine engel olur.
-
Bağırsak villuslarının hareketini artırır.
Karaciğere iki kaynaktan kan gelir. Birincisi dalak ve sindirim
organlarıdır. Bunlardan toplanan kan, kapı toplar damarı ile karaciğere
götürülür.
İkincisi damar ise aortun bir koludur. Aorttan gelen kan karaciğer atar damarı yoluyla karaciğere ulaşır.
Karaciğerin Görevleri :
-
Vücut ısısını düzenler.
-
Antitoksik fonksiyonu ile zehirli (toksik) maddeleri zehirsiz hale getirir.
-
Pıhtılaşmada rol oynayan protrombin ve fibrinojeni üretir.
-
Yaşlı alyuvar hücrelerini parçalar. Embriyo döneminde kan hücrelerinin üretimini sağlar.
-
Kanda bulunan fazla glikozu glikojen halinde depo eder.
-
Safra üretir ve salgılar. Bunun için alyuvarların parçalanması sırasında açığa çıkan hemoglobini kullanır.
-
Kanın damar içinde pıhtılaşmasını engelleyen heparini üretir.
-
D, B, A ve bağırsaklarda sentezlenen, kanın pıhtılaşmasında rol oynayan
K vitamini ile; demir, kalsiyum, bakır, protein ve yağları depo eder.
Karotenden A vitamini sentezler.
-
Zehirli (amonyaklı) maddeleri daha az zehirli üre ve ürik asit haline dönüştürür.
-
Cinsiyet hormonlarının fazlasını yok eder.
-
Lenf yapımında görev alır. Antikorların önemli bir kısmını üretir.
-
Proteinlerin karbonhidrat ve yağlara dönüşümünü sağlar.
2. Besinlerin Sindirimi
Kimyasal sindirimle proteinler amino asitlere, karbonhidratlar monosakkaritlere, yağlar yağ asidi ve gliserole parçalanarak hücre zarından geçecek küçüklüğe getirilir.
Kimyasal sindirimle parçalanan moleküllerin bir kısmı hücrelerde hemen
kullanılmazlarsa dokularda depo edilebilirler. Hayvanlar yedek
besinlerini glikojen ve yağ şeklinde, bitkiler ise nişasta şeklinde depo eder.
Bitkiler vitaminleri kendi bünyelerinde yapabildikleri halde, hayvanlar
ve insanlar yapamazlar. Bu yüzden, hayvanların ve insanların başlıca
vitamin kaynağı bitkilerdir. B ve K gibi bazı vitaminler hayvanların ve
insanların bağırsaklarında yaşayan mikroorganizmalar tarafından
sentezlenebilir. Beslenmede, temel besinlerden başka, sodyum (Na), potasyum (K), mağnezyum (Mg), fosfor (P), kalsiyum (Ca) ve demir (Fe) gibi mineral tuzlarının da alınması gerekir. Vitaminler ve mineraller sindirime uğramadan kana geçebilirler.
a. Karbonhidratların Sindirimi: Karbonhidratların kana geçebilmesi için sindirim organlarında en küçük yapı birimi olan glikoz, fruktoz, galaktoz, riboz ve deoksiriboz monomerlerine kadar parçalanmaları gerekir.
Karbonhidratların sindirimi ağızda başlar. Besin ağızda çiğnenirken tükrükteki amilaz enzimi, nişasta ve glikojen molekülündeki bağları koparır. Onları daha küçük parçalara (dekstrin) ve maltoza ayırır.
Karbonhidratlar mideden hiçbir kimyasal değişikliğe uğramadan oniki
parmak bağırsağına gelir. Besin bağırsağa girdiğinde, bağırsak
hücrelerinden pankreası uyaran bir hormon salgılanır. Bu hormon,
pankreastan öz suların salgılanmasını sağlar. Pankreas öz sularındaki
enzimler (amilaz) ağızda tam olarak parçalanmayan karbonhidratları
disakkaritlere (maltoza) kadar parçalar.
Disakkaritlerin sindirimini sağlayan enzimler ise bağırsak öz suyunda
bulunur. Bu enzimler (maltaz, sükraz ve laktaz) ise disakkaritleri
monosakkaritlere parçalar. Böylelikle karbonhidratların sindirimi
tamamlanmış olur.
İnsanda selüloz sindirici enzim üretilmediği için selüloz kalın bağırsakdan dışkı olarak atılır.
b. Proteinlerin Sindirimi : Proteinlerin ve proteinli
bileşiklerin kana geçebilmeleri için, sindirim sisteminde yapı taşları
olan amino asitlere parçalanmaları gerekmektedir.
Proteinlerin kimyasal sindirimi midede başlar; ince bağırsaklarda
tamamlanır. Yutulan besin mideye geldiğinde, bazı mide hücreleri bir
hormon salgılar. Bu hormon mide bezlerinden enzim (pepsin) üretilmesini
sağlar. Bu enzimler proteinlerin daha küçük birimlere (peptonlara)
parçalanmasını sağlar.
Parçalanan proteinler oniki parmak bağırsağına geldiğinde, pankreasın
enzimleriyle (tripsin ve kimotripsin) ince bağırsaklarda amino asitlere
ve dipeptitlere parçalanır. Dipeptitler ise bağırsak çeperinden
salgılanan erepsin enzimiyle amino asitlere ayrışır.
Bütün sindirim enzimleri protein yapıda olup, sağlıklı bir insan günde
100 gr kadar enzim salgılar. Bu miktar, dışardan alınan protein
miktarına yakındır. Salgılanan enzimler ince bağırsağın son kısmında
pinositozla emilerek hidroliz edilir ve emilir. Böylece protein kaybı
önlenmiş olur.
Şekil : Besinlerin Sindirimi
c. Yağların Sindirimi : Yağların ince bağırsaktan emilebilmesi için yağ asitleri ve gliserine kadar parçalanmaları gerekir.
Yağlar, safra tuzlarının ve pankreastan salgılanan lipaz enziminin
etkisiyle ince bağırsakta yağ asidi ve gliserole ayrılır. Safra
tuzları, yağ damlalarının yüzeyini artırararak lipaz enziminin etkisini
kolaylaştırır (mekanik etki).
Oluşan sindirim ürünleri; tekrar hidroliz edilemeyecek kadar
basit moleküller olduklarından hücre zarından geçebilirler, hücrelerde
yapı maddesi olarak veya vücudun enerji ihtiyacının karşılanmasında
kullanılabilirler.
3. Sindirilen Besinlerin Emilmesi
Sindirim sonucu en küçük parçalara ayrılan besin maddelerinin kan ve lenfe geçmesine emilme denir.
a. İnce Bağırsakta Emilim: Besin maddeleri en fazla ince
bağırsaktan emilir. İnce bağırsaktaki emilme difüzyon veya aktif
taşımayla gerçekleşir. Emilen besinler iki yol izler.
I. Yol : Glikoz, galaktoz, fruktoz, amino asit, mineraller, su
ve bazı vitaminler incebağırsaktan difüzyon ve aktif taşımayla kan
damarlarına geçer.
II. Yol : Yağ asitleri, gliserol, A, D, E, K vitaminleri
bağırsak villuslarında emildikten sonra lenf kılcallarına geçer. Bu
kılcallar peke sarnıcında toplanır. Peke sarnıcı göğüs lenf kanalı
yoluyla sol köprücük altı toplardamarına oradan da üst ana toplardamara
bağlanarak kalbe ulaşır.
b. Kalın Bağırsakta Emilim: Sindirilen besin maddelerinin
içerisinde bulunan suyun büyük bir kısmı kalın bağırsakta emilir. Kalın
bağırsakta bakteri faaliyetleriyle K ve B vitaminleri sentezlenir. Bu
vitaminler ve tuzların emilimi de kalın bağırsakta olur.
Normal
bir insanda sindirilen karbonhidratların hepsi, yağların % 95'i ve
proteinlerin % 90'ı ince bağırsaktan geçerken emilir. Bu emilim
olaylarında difüzyon, osmoz ve aktif taşıma görev yapar. |
|